Uyari ve Mujde
Uyarı ve Müjde
Peygamber Efendimiz (a.s.m.), "Bir genç yaşlı bir insana yaşlılığından dolayı ikramda bulunursa, yaşlandığı zaman kendisine ikramda bulunacak bir kimseyi Allah ona musahhar kılar" (Tirmizi, Birr: 75) buyurmaktadır.
Birçok hadîsinde, anne-babaya ve yakın akrabaya itaat ve ikramı emreden Peygamberimiz (a.s.m.), burada tüm yaşlılara ikramda bulunmayı emretmektedir. Bir gencin böyle bir ikramı, sadece âhirette mükâfatlandırılmakla kalmayacak, dünyada da faydasını gösterecektir. Gerçekten de, büyüklerine hürmet eden bir gencin yaşlandığında hürmet gördüğü, darb-ı mesel hâline gelmiştir.
"İkramda bulunmak" sadece maddî anlamda değildir. Yaşlıların işlerine yardımcı olmak, onlara tatlı dil güler yüz göstermek, otobüslerde yer vermek de bir nevi ikramdır. Asr-ı Saâdette yaşanan şu hâdise, bu hususa güzel bir nümunedir:
Resûlüllah (a.s.m.) ile görüşmek isteyen yaşlı bir adam geldi ve cemaat ona yer açmayı geciktirdi. Bunun üzerine Peygamberimiz, "Küçüğümüze şefkat, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir" dedi. (Tirmizi, Birr: 15)
Görüldüğü gibi, yaşlılara yer vermek de, itaat ve ikramın bir çeşididir. Hadiste geçen, "Bizden değildir" ifâdesi, her genci titretecek bir uyarıdır. Bütün mü'minler, Peygamber Efendimize (a.s.m.) lâyık bir ümmet olabilmek için can atar, bu gaye için çırpınır. Yüce Efendimizin, "kendisinden saymadığı" gruba girmeyi hiçbir genç istemez. O halde büyüklere hürmet ve küçüklere şefkat ederek, onun "biz" dediği ümmete dâhil olmalıyız.
Yaşlıların duâsını almak, hem dünyada, hem âhirette faydalı olacak bir hazinedir. Her fırsatta onlara yardımcı olmak, gönüllerini almak gerekir. Çünkü, gençlikteki güç ve kudret, Allah tarafından verilmiş bir nimettir. Yaşlılar da bir zamanlar gençti. Gençler de bir gün gelecek yaşlanacak. Bir gencin içinde bulunduğu nimetten gaflete düşüp geleceğini düşünmeden yaşlılara hürmet etmemesi, hattâ onları üzmesi büyük bir hatâdır.
Amr bin Humk (r.a.) başından geçen şöyle bir hadise anlatıyor:
"Ben Resul-i Ekreme (a.s.m.) bir bardak süt ikram etmiştim. Onu içti, sonra da bana: 'Allah'ım! Bunun gençlik nimetini devamlı kıl' diye duâ buyurdu."
Gerçekten de, Hazret-i Amr, 80 seneye yakın yaşadı. Bu süre zarfında gençliğini korudu. Vücudunda tek bir beyaz kıl bile görülmedi. (Ebû Nuaym; İbn-i Asâkir)
"Şayet Allah'tan korkan gençleriniz, ciğeri yaş hayvanlarınız, beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belâlar üzerinize sel gibi yağacaktı" (Kenzü'l-Ummal, 9:167; Keşfü'l-Hafa) hadîsinde zikredilen "belâları def eden" üç gruptan birisi de, "ihtiyarlar"dır. Bu bakımdan onlar, gençliklerinde yaptıklarıyla bizim velînimetlerimiz oldukları gibi, ihtiyarladıklarında da şefkat-i İlâhiyeyi celbederek, bize gelebilecek belâları engellemektedirler.
Hem dünyada, hem âhirette musibetlerin def edilmesine ve mutlu olmamıza vesile olan yaşlılara, hürmet ve ikramda kusur etmemek gerekir.