<?php bloginfo('title'); ?> - <?php the_title(); ?>

logo


Güzel Olan Ne Varsa..

Site Map Contacts anasayfa

ANKET

Kuran-i Kerim'i Günde Kaç Kez Okuyorsunuz?

NE VAR NE YOK



Bugün:3
Tıklanma:6
Online:
İpniz:46.197.126.132

EN GÜZEL İSİMLER


"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Haşr-24)"

ALLAH
(Uluhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplayan İsm-i Azam)

RAHMÂN
(Bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden)

RAHÎM
(Çok merhamet eden, nimet veren)

MELİK
(Bütün kainatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı)

KUDDÛS
(Hatadan, gafletten ve her eksiklikten münezzeh)

SELÂM
(Esenlik veren, kullarını selamete çıkaran)

MÜ'MİN
(Gönüllere iman ışığını veren, vaadine güvenilen)

MÜHEYMİN
(Kainatın bütün işlerini gözetip yöneten)

AZÎZ
(Yenilmeyen yegane galip)

CEBBÂR
(İradesini her durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan)

MÜTEKEBBİR
(Her şeyde büyüklüğünü gösteren)

HÂLIK
(Büyün mevcudatı takdirine uygun şekilde yaratan)

BÂRİ'
(Bir model olmaksızın canlıları yaratan)

MUSAVVİR
(Her şeye şekil ve özellik veren)

GAFFÂR
(Daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan)

KAHHÂR
(Her şeye her istediğini yapacak şekilde galip ve hakim)

VEHHÂB
(Karşılık beklemeden bol bol veren)

REZZÂK
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren)

FETTÂH
(Zorlukları kolaylaştıran ve iyilik kapılarını açan)

ALÎM
(Herşeyi çok iyi bilen)

KÂBID
(Rızkı tutan, canlıların ruhunu alan)

BÂSIT
(Rızkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan)

HÂFID
(Alçaltan, zillete düşüren)

RÂFİ'
(Yukarı kaldıran, yükselten)

MUİZ
(Yücelten, izzet ve şeref veren)

MÜZİL
(Alçaltan, zillet veren)

SEMİ'
(Her şeyi işiten)

BASÎR
(Her şeyi gören)

HAKEM
(Son hükmü veren)

ADL
(Mutlak adalet sahibi, çok adaletli)

LATÎF
(Yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez yollarla karşılayan)

HABÎR
(Her şeyin iç yüzünden haberdar olan)

HALÎM
(Acele ile ve kızgınlıkla muamele etmeyen)

AZÎM
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

GAFÛR
(Bütün günahları bağışlayan)

ŞEKÛR
(Az iyiliğe çok mükafat veren)

ALÎ
(İzzet, şeref ve hükümranlik bakımından en yüce, aşkın)

KEBÎR
(Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu)

HAFÎZ
(Koruyup gözeten ve dengede tutan)

MUKÎT
(Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)

HASÎB
(Kullarının her yaptığını bilen, onları hesaba çeken)

CELÎL
(Azamet sahibi)

KERÎM
(Lütuf ve keremi çok bol ve çok geniş)

RAKÎB
(Büyün varlığı gözetleyip, kontrol eden)

MÜCÎB
(Dualara karşılık veren)

VÂSİ'
(İlmi ve merhameti herşeyi kuşatan)

HAKÎM
(Bütün emirleri ve işleri hikmetli olan)

VEDÛD
(Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan)

MECÎD
(Şanı büyük ve yüksek)

BÂİS
(Ölümden sonra dirilten)

ŞEHÎD
(Bütün zamanlarda ve her yerde, hazır ve nazır)

HAK
(Varlığı hiç değişmeden duran)

VEKÎL
(Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran)

KAVÎ
(Gücü bizzat kendinden olan, kudretli)

METÎN
(Her şeye gücü yeten, güçlü)

VELÎ
(Sevdiği kullarının dostu)

HAMÎD
(Ancak kendisine hamdedilen, övülmeye layık)

MUHSÎ
(Her şeyi tek tek ve bütün ayrıntılarıyla bilen)

MÜBDİ'
(İlkin yaratan)

MUÎD
(Tekrar yaratan)

MUHYÎ
(Hayat veren)

MÜMÎT
(Ölümü yaratan)

HAY
(Ebedi hayatta diri)

KAYYÛM
(Her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kainatı idare eden)

VÂCİD
(Dilediğini dilediği zaman bulan, müstağni)

MÂCİD
(Şanı büyük ve yüksek)

VÂHİD
(Sıfatlarında, özelliklerinde tek ve biricik olan)

SAMED
(Tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği eşsiz kudret)

KÂDİR
(Her şeye gücü yeten, kudretli)

MUKTEDİR
(Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunan)

MUKADDİM
(İstediğini öne alan)

MUAHHİR
(İstediğini geriye bırakan)

EVVEL
(Varlığının başlangıcı olmayan, ilk)

ÂHİR
(Varlığının sonu olmayan, son)

ZÂHİR
(Her şeyde tecelli eden. Tüm yarattıklarında, kendisinden görülebilir izler, işaretler bulunan)

BÂTIN
(Gözle görülemeyen, her şeyde kendinden bir güç bulunan)

VÂLÎ
(Kainata hakim olup onu yöneten)

MÜTEÂLÎ
(İzzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, aşkın)

BERR
(İyilik ve lütfu sonsuz olan)

TEVVÂB
(Kullarını tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul eden)

MÜNTAKİM
(Suçlulari adaletiyle cezalandıran)

AFÜV
(Hiçbir günah kalmayacak şekilde günahları affeden)

RAÛF
(Çok şefkatli, çok lütufkar)

MÂLİKÜ'L-MÜLK
(Mülkün ebedi sahibi)

ZÜ'L-CELÂLİ ve'l-İKRAM
(Azamet ve kerem sahibi)

MUKSİT
(Adaletle hükmeden)

CÂMİ'
(İstediğini, istediği zaman istediği yerde toplayan)

GANÎ
(Her şeyden müstağni, kendisi dışında her şey O'na muhtaç)

MUGNÎ
(İstediğine zenginlik verip, zengin eden)

MÂNİ'
(Dilemediği bir şeyin gerçeklesmesine müsaade etmeyen, kötü şeylere engel olan)

DÂRR
(Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan)

NÂFİ'
(Hayır ve menfaat veren şeyleri yaratan)

NÛR
(Alemleri nurlandıran, istediği gönüllere ve zihinlere nur yağdıran)


HÂDÎ
(Hidayet veren, istediği kulunu muradına erdiren)

BEDÎ'
(Eşi ve örneği olmayan, sanatkarane şekilde yaratan)

BÂKÎ
(Varlığının sonu olmayan)

VÂRİS
(Varlığı devam eden, servetlerin gerçek sahibi)

REŞÎD
(Bütün işleri ezeli takdirine göre yürütüp, hikmet üzere sonuca ulaştıran)

SABÛR
(Çok sabırlı)


©TRNuke.net
ALLAH'ın (c.c) Güzel İsimleri

VEDA HUTBESİ

» Veda Hutbesi

Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyor um, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.

MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

ARŞİVLER

Admin Paneli

İSTEK GÖNDER

Şuan GÜLE SEVDAL FM'de

İLAHİLER VE EZGİLER

Dinliyorsunuz

Güle sevdalı Fm

90 TANE HAFIZ DİNLE

FLATCAST TEMALARI

KABE-MEDNE CANLI İZLE

RADYOMUZ

Anket

Deneme yazı
  • Etİketler

    YARDIM ZAMANI

    reklam

    Dost Sİteler

    reklam reklam reklam reklam reklam

    Sitemizin Diger Dilleri


    Güle Sevdali FM - KeRvAnCaN - Flatcast Radyo islami Dini

    Allah dan Yardim Dilemenin Sartlari

    Arşiv Sayfası Hakkında Acıklama
     
    ..::::..(((( Allah dan Yardim Dilemenin Sartlari ))))..::::..
     
    Güle Sevdalı FM Dinle

    Allah dan Yardim Dilemenin Sartlari

       Allah-dan Yardım Dilemenin Şartları

    islami BilgilerYegane Rabbimiz Allah (azze ve celle) şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir." (1)
    Hüküm, göklerde de İlah, yerde de ilah olan Âlemlerin Rabbi olan Allah'a aid olup (2) İnsan kullarına emreden ve onları kötülük     ten nehyeden odur !..İnsan kullarının içinde O'nun emirlerini ve nehiylerini dinleyip gereğini yapanlar ise, Katıksız iman eden Tevhid ehli muvahhid mü'minlerdir�
    Âlemlerin Rabbi Allah, kendisine katıksız iman edip tereddüd etmeden itaat eden muvahhid mü'min kullarına : " Ey iman edenler!" diye seslenip kendilerine üç şeyi yapmalarını emrediyor:

    1)sabır etmelerini
    2)Dosdoğru namaz kılmalarını
    3)Bununla beraber Allah'dan yardım dilemelerini!..

    Yeğane Rableri, Melikleri ve ilahları Allah'dan yardım dilemeden önce sabır ve namaz ehli olmalarını emrediyor� Allah'dan yardım dilemenin ve kendilerine yardımın ulaşmasının şartları : Gereği gibi sabretmek ve dosdoğru namaz kılmaktır�

    Âlemlerin yegâne egemeni ve egemenlikte asla ortağı olmayan Allah Teâlâ,( 3) Mü'min Müslüman kullarına sabırla ve namazla kendisinden yardım dilemelerini emrederken bunun, huşû duyanların dışındakiler için ağır bir yük gibi olduğunu beyan buyuruyor: "Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz huşû duyanların dışındakiler için ağır(bir yük)dır."(4)
    Muvahhid mü'min kullarına bu üç emri veren Rabbimiz Allah'ın emrini, tek tek gözden geçirip gereğini yapmak üzere açıklamaya gayret edelim..


    1)SABIR :Allah Teâlâ'nın güç ve kudret vermesiyle sabreden muvahhid mü'minler, sabrettiklerinden dolayı her türlü iyiliğe kavuşurlar.. Hayırlı olmanın ve hayra ulaşmanın çaresi ve yolu, gereği üzere sabredebilmektir..Rabbimiz Allah, şartlarına riayet ederek sabreden kullarıyla beraberdir�Rabimiz Allah, mü'min Müslüman kullarını imtihan etmekte ve sabredenleri sevip onları ödüllendirmektir�

    Şöyle buyuruyor Allah Teâlâ: "Andolsun, Biz sizi, biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.
    Onlara bir musibet isabet ettiğinde derler ki: "Biz, Allah'a aid (kullar)ız ve şüphesiz o'na dönücüleriz."
    Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenlerde bunlardır."(5)
    Abdullah ibn Abbas(r.anhuma)'ya yolculukta bulunduğu bir sırada kardeşi Kusem'in bir başka görüşe göre kızının vefat haberi verilir. İstircada bulunur(inna lillah ve inna ileyhi raciun, der) ve şöyle buyurur: Bu, bir avret ki Allah, onu sarfetti. İhtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olduğumuz bir varlığımızdır. Allah, bu sorumluluğumuzu kaldırdı ve Allah'ın bizim için önden gönderdiği bir ecirdir. Daha sonra yolun bir kenarına çekildi, namaz kıldı. Arkasından: "Bir de sabır ve namazla yardım dileyiniz."(bakara/45,153) buyruğunu okuyarak bineğine doğru gitti.(6)
    İma Kurtubî(rh.a) sabrı iki türlü olduğunu beyanla şöyle der: "sabır iki türlüdür :Allah'ın masiyetine karşı sabır. Böyle bir kişi, mücahid demektir.
     Allah'a itaate karşı sabır. Böyle bir kişide abid demektir.

    Kişi, hem Allah'ın masiyetine karşı sabreder, hem Allah'a itaat üzre sabrederse, Yüce Allah ona, kaza ve kaderine razı olmak meziyetini kazandırır. Bu rızanın alâmeti ise, nefsin karşı karşıya kaldığı hoş olmayan ve sevilen şeylere karşı kalbin sukunetini koruması, huzurunu bozmamasıdır."(7)
    Amr b. Abese (r.a) anlatıyor : Dedim ki : Ya Rasululah) iman nedir ?
    (Rasululah, s.a.v): "Sabır ve hoş görü!" buyurdu.(8)
    Yegâne önderimiz ve hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.v) iman nedir ? sorusuna böyle cevap vermişti� Ancak katıksız iman sahibi olan Muvahhid mü'minler, sabredebilir ve af yolunu seçerek hoş görebilirler�Bu, sapasağlam imanın gereğidir�
    Rabbimiz Allah şöyle buyurur : "Eğer ceza vereceksiniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır. Sabret, senin sabrın ancak Allah (ın yardımı)iledir."(9)
    Mü'min Müslümanlar, yaşadıkları her anlarında üzerlerine düşen kulluk görevlerini yerine getirmeye çalışırlar�Eğer Rabbimiz Allah'ın kendilerine verdiği bir nimet içinde iseler, bunun bir imtihan olduğunun farkına varır, şükrünü yapar, nefse uymamaya ve azıtmamaya çalışır, sabırlı olurlar�Rabbimiz Allah, kendilerini musibet ve sıkıntılarla, yoksulluk ve belâlarla imtihan ettiği zaman, yine sabreder ve Allah'a karşı isyan etmezler..Onlara düşen kulluk görevi, her hallerinde Rableri Allah'ın razı olduğu gibi davranmak ve önderleri Rasulullah (s.a.v)'e uymaktır!..

    Rabbimiz Allah şöyle buyurur : "De ki; Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah'ın arzı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesabsız ödenir." (10)
    Alkame(rh.a)'ın rivayetiyle Abdullah ibnMes'ud (r.a) şöyle demiştir: Sabır, imanın yarısı; yakîn ise, imanın tümüdür.(11)
    Kamil imanın bir gereği olan sabır etmek, Rabbimiz Allah'ın va'dettiği hesapsız ecirlere kavuşmanın sebebidir�İmtihan sahası olan dünya hayatında zorluklara ve çilelere karşı direnebilen muvahhid mü'minler, Allah Teâla'nın bu va'dına ulaşırlar�
    İmam Evzâ-i (rh.a) şöyle der: Onlara ölçü ile, tartı ile verilmeyecek, onlara avuç avuç verilecektir.

    İbn Cüreyc (rh.a) de şöyle demiştir :Bana ulaştığına göre onlara, amellerinin sevabı hiçbir şekilde hesab edilmeyecek, ancak bunun üzerine onlara artırılacaktır.
    Suddî (rh.a) de : " Yalnız sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir."(12)
    İmam Fahruddin er-Razî (rh.A), sabır konusunda şunları kaydeder : "Allah Teâlâ, kendilerinde ibadetleri yerine getirmede yardımcı olacak hususiyetler bulunduğu için, sabır ve namazı yardı isteme vesilesi yapmıştır.
    Sabırda bu hususiyetin bulunması, o nefsi Allah'ın rızası için, hoşuna gitmeyen şeylere zorlamak, güçlükleri sırtlanmaya ve sızlanmamaya alıştırmak içindir. Kim nefsini ve kalbini böyle bir boyun eğmeye sevk ederse, ona, ibadetleri yapmak, tatların sıkıntılarına katlanmak ve yasak olan şeylerden kaçınmak kolay gelir."(13)
    Emir'ül Mü'minin İmam Ömer ibnül Hattab (r.a) şöyle demiştir : Sabır iki çeşittir.
    Musibet anında sabır, güzeldir. Ondan daha güzeli, Allah'ın yasaklarına karşı sabretmektir

    Said ibn Cübeyr (rh) şöyle der :Sabır, kulun başına gelen şeyleri Allah'dan bilmesi, Allah'ın katından sayması ve onun sevabını ummasıdır.
    Ebû'l Âliye (rh.) : " Sabır ve namazla yardım isteyin." Ayeti konusunda şöyle demiştir: Allah'ın rızasını dileyin ve bilin ki bu, Allah'a itaatten bir bölümdür.Namaza gelince, şüphesiz ki namaz, bir konuda sebat etmenin en büyük desteğidir.(14)
    Allah Teâla'nın seçkin kulları olan Nebîler ve Rasullerle beraber Salihler, sıddîkler ve şehidlerin ahlakı olan gereği gibi sabretmek, eziyetlere ve itaatlara karşı direnmek, nefsi arzulardan uzak durup, hevaya karşı cihad etmek gibi izzetli bir davranıştır�
    Yahya b.el-Yeman (rh.a) şöyle der:Sabır, Allah'ın sana rızık olarak verdiği halden başkasını temenni etmemek, Allah'ın senin için hükmetmiş olduğu dünya ve ahirete dair hükümlerine rıza göstermektir.
    Eş -Şa'bi (rh.a)'den: İmam Alib. Ebi Talip (ra) şöyle demiştir: Sabrın imana göre durumu, başın cesede karşı konumu ayarındadır.
     İmam Ali (rh.a)'ın bu hikmetli sözünü açıklarken şöyle der :Ali(rh.a), gerçekten doğru söylemiştir.Çünkü iman, kalp ile bilmek, dil ile ikrar etmek, azalarla amel etmektir. Azalarıyla amel etmeyi sürdüremeyen ve sabır gösteremeyen bir kimse mutlak anlamıyla imana hak kazanamaz. Şer'i emirler gereğince amel etmek üzere sabretmek kendisi olmadıkça cesedinin tam olması söz konusu olmayan insanın başına benzer.(15)

    "Sabır ve namazla yardım dileyin." Ayet'i kerimesinin tefsirinde İmam Taberi(rh.a): Allah teala, bu ayet'i kerimede, insanları Allah'ın emir ve yasaklarından, nefislerine ağır gelenlere karşı sabretmelerini istemiştir, demiş ve şunları kaydetmiştir. "Sabrın asıl manası, nefsi, sevdiği şeylerden alıkoymak, heva ve hevesinden el çektirmektir. Bu bakımdan, felaketler karşısında kendisini frenleyene, "sabreden" denilmiştir. Ramazan ayın da, yeme ve içmeye karşı sabredildiğinden dolayı "sabır" ayı denilmiştir.Bir kısım alimler, burada ki "sabır" kelimesinden maksadın, oruç tutmak olduğunu ve bu ayeti kerimenin: "Oruç tutarak, namaz kılarak sabredin" demek istediğini söylemişlerdir."(16)

    Zalim ve egemen tağuti güçler tarafından işgal edilen İslam topraklarında yaşayan mazlum, muvahhid mü'minler sabır silahına çok sıkı sarılmaları gerekir. Heva ve heveslerini ilahlaştırarak ona tapınan zalim, müstekbir egemenlere karşı mücadelelerini sürdürürken mü'min Müslümanlar, Allah'dan yardım dilerken sabır ve namaz üzere olmaya çok dikkat etmelidirler�Allah'ın yardımının, muvahhid kullara ulaşmasının şartı, sabır ve namazın gereğini amel haline getirip, yaşanan bir hayat olmasını sağlamaktır�
    İmam Ömer İbnül Hattab (rh.a) şöyle demiştir :Biz, hayatımızın hayrını (tadını) sabırla bulduk !...(17)
    İmam Ömer (rh.a) 'ın bu beyanı, merhamet edilmiş ve adalet üzere olan vasat ümmetin özelliğidir !...

    Dipnotlar
    1)Bakara, 2/153 / 2)BKZ:Yusuf12 /40, 67,En'am,6 /57, 62, Zuhruf,43/84 / 3)BKZ. Kehf,18/26 / 4)Bakara,2/45 / 5)Bakara, 2/155-157 / 6)İmam Kurtubi, el-camiu li Ahkamil Kur'an, çev. M.Beşir Eryarsoy, ist. 1997, c.2 sh.60 / 7)İmam Kurtubi, A.g.e. c.2 sh.402 / İmam Muhammed b. Muhammed.b. Süleyman er-Rudani, Cemu'l- fevaid Büyük hadis külliyatı, çev.Naim Erdoğan,ist.T.Y.C.1sh.34, Hds84. taberani, mu'cemu'l Kebir ve Ahmed b. Hanbel, Kitabuz-zühd, çev.Mehmed Emin İhsanoğlu, ist.1993, c1, sh.25, Hds.53 / 9)Nahl,16/126-127 / 10)Zümer,39/10 / 11)İmam er-Rudani, A.g.e.c.1, sh.34, Hbr.85. Taberani, Mu'cemul -Kebir'den. Sahih-i Buhari, Kitab'ul- İman, B.1(bab başlığında .ikinci kısmı) /12)İbn Kesir, Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, çevdr.Bekir karlıgadr.Bedreddin Çetiner, İst.1986,C12.sh.6903 / 13)Fahruddin er-Razi, Tefsir-i Kebir Mefatihül Gayb, çev.prf.dr.Suat Yıldırım,vdğ.Ank.1989,c.4. sh.73 / 14)İbn Kesir, A.g.e c.2sh.61 / 15)Et-Taberi, A.g.e.c.1, sh.201 / 16)Sahih- i Buhari,17) Kitabur-Rikak, b.20.(bab başlığında)   


    Tarih: 05.02.2014 Saat: 11:40 Gönderen: KeRvAnCaN
     
     
    Ana SayfaForumTüm Kodlarımız Facebook Facebook Facebook Sayfamız İletişim Yardım & Destek


    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol